NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
عُثْمَانُ
بْنُ أَبِي
شَيْبَةَ
حَدَّثَنَا
جَرِيرٌ عَنْ
الْأَعْمَشِ
عَنْ أَبِي
صَالِحٍ عَنْ
أَبِي
هُرَيْرَةَ
قَالَ قَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
لَا يُمْنَعُ
فَضْلُ
الْمَاءِ لِيُمْنَعَ
بِهِ
الْكَلَأُ
Ebû Hureyre (r.a)'den,
Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
"Sonucu (etrafındaki) otu vermemeye varacağı için, suyun fazlası (ihtiyaç
sahibinden) sakınılmaz."
Diğer tahric: Buhari,
müsâkât; Müslim, müsâkât; Tirmizî, buyu'; İbn Mâce, rühûn; Nesâî buyu'; Ahmed
b. Hanbel, II, 463.
AÇIKLAMA:
Hadisin Buharî'deki
rivayeti ve Müslim'in üç rivayetinden birisi aynen buradaki gibidir. Müslim'in
bir rivayetinde muhataba hitaben "sakınılmaz", diğerinde de
"...satılmaz" denilmiştir.
Sarihlerin ifadesine
göre; suyun ihtiyaç sahiplerinden esirgenmesinin yasaklanışına sebep; bunun,
dolayısıyla otu esirgemeye vesile olacağından dolayıdır.
Hattâbî'nin hadisle
ilgili verdiği bilgiler özetle şöyledir: Hadis-i şerif; işlenmemiş sahipsiz bir
arazide kuyu kazıp da oraya sahip olan kişi hakkındadır. Bu kuyunun etrafında
veya yakınında otlaklar varsa insanların oralarda hayvanlarını otlatmaları
ancak kuyu sahibinin su vermesiyle mümkündür. Hz. Nebi (s.a.v.) kuyu
sahiplerine, ihtiyaçlarından fazla olan suyu hayvan sahiplerinden
esirgememelerini emretmiştir. Çünkü onlara su vermezse, otu da vermemiş
sayılır. Zira su olmadan hayvanların orada barınmaları ve otlamaları mümkün
değildir. İmam Şafiî, İmam Mâlik, Evzaî veLeys b. Sa'd hadisi bu manada
anlamışlardır. Bu âlimlere göre hadisteki nehy harama hamledilir. Yani
kişinin, ihtiyacından fazla suyu vermemesi haramdır.
Diğer âlimler ise,
hadisteki nehyin haramlık için olmadığı görüşündedirler. Ancak, ihtiyaç
sahibine suyu vermek bir fazilettir. Ama bir kimse vermek istemezse suyu
elinden zorla alınamaz. Bu konuda, suyun diğe mallardan farkı yoktur. Ancak
gönül rızasıyla alınabilir.
Bir başka grup da, su
sahibinin suyu esirgemesinin caiz olmadığı, ancak hayvan sahiplerinin suyun
kıymetini vermek zorunda oldukları görüşündedir. Bunlar suyu, başkasına ait
yemeği yemek zorunda kalan kişiye benzetmişlerdir. Bu durumda olan kişi o
yemeği yiyip, kıymetini verir. Eğer su sahibine karşılıksız olarak suyunu vermesi
gerekli olsaydı, arazisindeki otu. da karşılıksız olarak vermesi gerekirdi.
Aynı şekilde, yakınındaki bir ekin o su olmadan yaşayamayacaksa, o araziyi
sulamak üzere de suyu vermek zorunda olması lâzımdır.
Hadisi, vücub değil de
müstahaphk manâsına alanların, zahirî manayı terki gerektirecek bir delil
getirmeleri gerekir. Nehy esas itibariyle haramlık ifade eder. Suyun fazlasını
ihtiyaç sahibine vermemek hadisin zahirine göre mahzurdur. Suya karşılık
kıymeti kadar parayı gerekli görenler, hadisin hilâfına hükmetmişlerdir. Hz.
Nebi (s.a.v.) suyun fazlasını satmayı yasaklamıştır..
Suyun yemeğe
benzetilmesi de mümkün değildir. Çünkü su aslında herkesin faydalanabileceği
mubah bir şeydir. Menbamda olduğu müddetçe arkası gelir. Yemek ise böyle değildir.
Kıymeti olan bir maldır ve tükenir, yerine gelmez. Âdeten, diğer mallar gibi
yemek cinsi de mal olarak saklanır. Su ise genelde mal olarak saklanmaz.
Suyu, sahibi bir kapta,
sarnıçta veya havuzda biriktirip saklarsa, başkasına vermeyebilir. Çünkü onu
sadece kendisi için ayırmıştır, başkası ortak olamaz. Bu, kuyu suyuna
benzemez. Çünkü kuyunun suyu çıkarıldıkça yerine yenisi gelir. Kaptaki su ise
böyle değildir. Ayrıca kaplara alınan su genelde ihtiyaçtan fazla olmaz.
Hadis-i şerif, ihtiyaç fazlası olan su hakkında varid olmuştur.
Hattâbî'nin hadis
hakkındaki söyledikleri özet olarak bunlardır. Hattâbî'nin söylerinden; İmam
Şafiî ve İmam Mâlik'in görüşünün; ihtiyaç fazlası suyu vermemenin haram
olduğunu anlamıştık.
Bazı âlimlere göre ise,
ihtiyaç sahiplerine su vermenin vacip olmayıp, müstehap olduğu da Hattâbî'nin
sözleri arasında yer almıştı.
Hanefîlere göre; kuyu
ve nehir sahibi, suyu insan ve hayvanların içmesine mani olamaz; ama
başkasının arazisine girmesine izin vermeyebilir. Bu durumda eğer yakında başka
su yoksa ve tarlasına girmeye izin vermezse, kendisinin suyu çıkarıp vermesi
gerekir. Bu, kuyunun veya kanalın bir kimsenin şahsî arazisinde olması
halindedir. Ama sahipsiz, ölü bir arazide kuyu açan kişi, ihtiyaç sahibinin
gelip su almasına veya hayvanını sulamasına mani olamaz. Eğer mani olmak
isterse ve ihtiyaç sahibi kendisinin veya hayvanının susuzluktan telef
olmasından korkarsa, silah gücüyle su alabilir.
Su sahibi, arazisini
sulamak isteyen kişiye su vermeme hakkına sahiptir.
Bahsimizi Nevevî'nin şu
sözleriyle bitirelim: "Kuyu sahibi, ihtiyaç fazlası suyunu arazisini
sulamak isteyene vermeyebilir. Hayvan sulamak için isteyene ise vermek
zorundadır. Ancak bu, bazı şartlara bağlıdır:
1- Hayvan sahibinin
başka mubah bir su bulamaması,
2- Suyun sadece
hayvanın ihtiyacı için verilmesi,
3- Kuyu sahibinin bu
suya muhtaç olmamasıdır.